Serebral palsi, halk arasında beyin felci olarak da bilinir. Çocuklukta en sık rastlanan fiziksel engellilik durumlarından birisidir. Henüz gelişimini tamamlamamış beynin gelişmesi sırasında meydana gelen hasarlardan kaynaklanır. Doğum öncesi, doğum sırası veya doğum sonrası dönemde oluşan hasarlanma sonrası ilerleyici olmayan bozukluklara bağlı aktivite kısıtlılığına, kasların hareket bozukluklarına ve vücudun duruşunu etkileyen bir grup fiziksel engel durumuna sebep olur. Ayrıca bu çocuklarda sıklıkla duyusal, algısal, bilişsel, iletişimsel sorunlar, davranış bozuklukları, epilepsi ve ikincil kas-iskelet sistemi problemleri eşlikçi sağlık sorunları olarak karşımıza çıkar. Kronik ağrı, zihinsel engellilik durum, uyku bozuklukları, işitme kaybı, körlük hayat kalitesini olumsuz yönde etkiler.
Serebral palsi hastalarında bu hasarın tam nedeni bilinmemekle birlikte birtakım faktörler serebral palsi riskini artırabilir. Annenin sağlığı çok önemlidir; gebelik takibi ve gebelik sırasında geçirilen enfeksiyonlar, travma, annenin hamilelik döneminde alkol, sigara, uyuşturucu ve/veya çeşitli ilaçlar kullanması, yaşadığı psikolojik sorunlar ve erken/geç doğum eylemi serebral palsiye neden olabilir. Ayrıca zorlu bir doğum nedeniyle beyne giden oksijende eksiklik, çoğul gebelikler, bebeğin beynini etkileyen kanama veya enfeksiyon varlığı veya bebeğin havale geçirmesi, riskli sarılık geçirmesi, kan şekeri düşüklüğünün olması bu riski arttıran faktörlerden en önemlileridir.
Beynin etkilenen bölgelerine ve vücudun tutulum yerlerine göre temelde 4 alt tipte klinik bulgu verir. En sık görülen tipi motor kortekste oluşan zedelenme sonucu ortaya çıkan ‘spastik’ tiptir. Hasar gören beyin bölgelerine göre değişebilen uzuv bölgelerinde kas sertliği, yani spastisite ve bu nedenle kas dokusunun kısalması söz konusudur. Serebellum (beyincik) zedelenmesi sonrası dengesizlik ve istemsiz hareketlerin görüldüğü ‘ataksik’ tip, bazal ganglion bölgesi denilen korteks ile beyin sapı arasındaki bölgenin hasarlanması ile dönme, bükülme, kasılma şeklinde istemsiz hareketlerin görüldüğü ‘diskinetik’ tip ve birçok farklı bölgenin hasarlanması ile oluşan ‘karışık’ tip serebral palsi bulunmaktadır.
Serebral palsi ilerleyici bir hastalık değildir. Bununla birlikte insan beyninin bebeklik ve çocukluk döneminde gelişim ve öğrenme yeteneği (plastisitesi) yaşamın hiçbir döneminde bu kadar hızlı değildir. Dolayısıyla, serebral palsi tanısının farkında olmak, erken tanıyabilmek ve erken dönemde müdahale edebilmek çok önemlidir. Ayrıca, erken tanı işaretlerinin farkında olmakla beraber engelli olma riski taşıyan bebek ve çocukların gelişim takiplerinin çocuk nöroloğu tarafından yapılmasının sağlanması gerekmektedir. Çünkü problemler, bebeklerin ve çocukların yaşıtları ile arasındaki gelişim farkı belirginleşmeden nörolojik muayene ile tespit edilebilir. Bu hastalarda erken dönemde başlanan rehabilitasyon uygulaması ve eşlik eden sağlık sorunlarının yönetimi bu çocukların hayata katılımında önemli gelişmeler sağlayabilmektedir. Erken tanı ve tedavi çok önemlidir.
Serebral palsi için klinik özellikler, uyarı işaretleri ve bu bebeklerde sıklıkla görülen belirtiler mutlaka fark edilmelidir. Örneğin bebek bakımı esnasında aşırı derecede kasılmış veya gevşek ve sarkmış duruyorsa, bebeği kollarınızın arasına aldığınızda, sırtını ve boynunu aşırı geriye doğru alıyor ve bebeği kucakladığınızda, bacakları aşırı kasılı veya makaslama pozisyonunda oluyorsa ebeveynler hekime durumu anlatmalıdır. Dikkat edilmesi gereken bazı belirtiler aşağıdaki başlıklarda toplanabilir:
-Çocuk, 4. aydan sonra baş kontrolünde gecikmeye sahipse,
-Çocuk, 4. aydan sonra elleri yumruk şeklinde devamlı kapalı/sıkışmış şekilde tutuyorsa,
-Çocuk, 4. aydan sonra duruş ve hareket asimetrisi varsa,
-Çocuk, 6-12 aylar arasında bacaklarda sertlik veya gerginlik mevcutsa (örneğin, bezini değiştirirken bacakta sertlik olması veya ayak parmaklarının ağzına getiremiyor)
-Çocuk, 9. aydan sonra desteksiz oturamıyorsa,
-Çocuk, 12 aydan önce el tercihi gösteriyorsa (tek elini tercih ediyor),
-Çocuk, 12 – 18 aylık olmasına rağmen yürüyemiyorsa,
-Çocuk, 24 aylık olmasına rağmen basit cümlelerle konuşamıyorsa en kısa sürede çocuk nöroloğuna danışmak gerekir.