Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği Düzenlemelerin Tarihsel Gelişimi
Türkiye’de sanayileşmeye dair temel atılımların, Cumhuriyet döneminde başlamış olmasıyla da bağlantılı olarak; iş sağlığı ve iş güvenliğine dair düzenlemelerin asıl bu dönemde yoğunlaşmıştır. 10.09.1921 tarihli ve 151 sayılı Ereğli Havza-i Fahmiyesi Maden Amalesinin Hukukuna Müteallik Kanun ile birlikte madenlerdeki çalışma yaşamı ile ilgili konular ele alınmıştır. 1924 tarihli ve 394 sayılı Hafta Tatili Kanunu, 1925 tarihli ve 2739 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun yürürlüğe girmiştir. 1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Kanunu’yla birlikte; ilgili kanunda, hizmet akdi madde 332’de iş sağlığı ve iş güvenliğine yönelik hükümler yer almış ve bu maddede; işverenin, işçinin uğrayabileceği tehlikeler karşısında lüzumlu tedbirleri alması gerektiği, aksi takdirde işverenin uğranılan zararları tazmin edeceği hükme bağlanmıştır. 1930 tarihli ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’yla birlikte; çalışma hayatı içerisinde yer alan kadın ve çocukların korunması, en az 50 işçi çalıştıran işyerleri içerisinde hekim bulundurma zorunluluğu, belirli büyüklüğe sahip işyerlerinde revir ya da hastane kurulması yükümlülüğüne yönelik hükümler bulunmaktadır. 1936 tarihli ve 3008 sayılı İş Kanunu, Türkiye’de çalışma hayatını düzenlemek amacıyla meydana getirilen ilk iş kanunu olarak, iş sağlığı ve iş güvenliği alanında da düzenlemelerde bulunmuştur ve kanunun uygulanması için çok sayıda tüzük meydana getirilmiştir. 1945 tarihli ve 4763 sayılı Kanun ile birlikte Çalışma Bakanlığı kurulmuştur. 1475 sayılı İş Kanunu’nun iş sağlığı ve iş güvenliği yönünden çağdaş yaklaşım meydana getiren 73. maddesi ile işveren, işçinin sağlık ve güvenliğini sağlamak amacıyla gerekli olanı yapmak ve bu hususa ait şartları sağlamak ve gerekli araçları noksansız bulundurmakla yükümlü kılınmıştır. Avrupa Birliği’ne uyum sürecinin de etkileriyle 2003 tarihinde 4857 sayılı İş Kanunu kabul edilmiştir. 4857 sayılı İş Kanunu’na dayalı olarak iş sağlığı ve iş güvenliği alanında pek çok yönetmelik çıkarılmıştır. Son olarak; 20.06.2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kabul edilmiş ve kanunun yayımlanmasından itibaren 6 aylık süreçte 4857 sayılı Kanuna ait bazı maddeler yürürlükten kalkmıştır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun bazı maddeleri ise; kademeli olarak yıllar içerisinde yürürlüğe girecektir. Önceki İş Kanunlarında çalışan kavramı sadece işçileri kapsarken 6331 sayılı kanun ile çırak ve stajyerler dahil; işçi, memur, işveren olmak üzere tüm çalışanlar yasa kapsamına alınmıştır.
İş Kazası ve Meslek Hastalığı
İş kazası, çalışanların sosyal, ruhsal ve bedensel iyilik hallerinin yürüttükleri işlerdeki bir tehlikeden doğan risk ile zarara uğraması halidir. Bir kazanın iş kazası olarak kabul edilmesi için mevzuatta belirtilen hallerde meydana gelmesi gerekmektedir. Ülke ekonomisi açısından, işveren açısından ve çalışan açısından görünür ve gizli maliyetleri olan iş kazaları, çalışma güvenliğinin en temel konusu konumundadır. Sigortalının işinden dolayı başına gelen geçici veya sürekli hastalık meslek hastalığını tanımlar.
Meslek hastalıkları ve iş kazaları farklı özellikleri bakımından birbirinden ayrılmaktadır. Hastalıklarda etkenin başlangıç tarihi tam olarak tespit edilemezken iş kazasının tarih ve saati bellidir. Meslek hastalıkları özgün bir tablo oluşturma yönleri ve tekrarlayan maruziyetler sonucu ortaya çıkması ile de karakterizedir. Meslek hastalıkları farklı gruplandırmalara tabii tutulmaktadır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), meslek hastalıklarını 4 ana başlık altında incelerken, Türkiye’de 5 farklı gruplandırma yapılmıştır. Bu gruplandırmalar hastalık etkenine göre farklılaşmaktadır. Meslek hastalıklarının tanı ve tedavisinde de yetkilendirilmiş kurum ve kuruluşlar görev yapmaktadır. Önceden meslek hastalığı tanısı için Ankara, İstanbul ve Zonguldak’ta bulunan Meslek Hastaneleri tarafından konulurken; zamanla çalışan sayısının fazlalığı nedeniyle Devlet Üniversite Hastaneleri ve Sağlık Bakanlığı Eğitim Araştırma Hastaneleri de yetkilendirilmiştir.
Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü
Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından meslek hastalıkları ve iş kazalarının önlenmesi amacıyla, 2003 yılından bu yana her yıl farklı bir tema ile 28 Nisan’da kutlanmaktadır. ILO; 2022 yılı için Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü için tema olarak; “olumlu bir güvenlik ve sağlık kültürü yaratmada katılım ve sosyal diyalogun önemi” konusunun ele alınacağını duyurmuştur.
COVID-19 pandemisi boyunca; tüm dünyada çalışanların sağlığının ve güvenliğinin sağlanması ve geliştirilmesinde; devletlerin, işverenlerin, işçilerin, İSG çalışanlarının ve ilgili tüm tarafların ulusal düzeyde ve işletme düzeyinde anlamlı katılımını içeren güçlü bir İSG sistemine sahip olmanın çalışma ortamlarının korunmasında çok önemli olduğu görülmüştür. Küresel bir sağlık krizini yaşamaya devam ederken ve iş dünyasında devam eden İSG riskleriyle karşı karşıya kalırken, her düzeyde güçlü bir güvenlik ve sağlık kültürü oluşturmaya doğru ilerlemeye devam edilmelidir.
Etkili sosyal diyalog yoluyla, tüm paydaşların, İSG karar alma süreçlerinin tüm aşamalarına aktif olarak katılabileceklerini belirten ILO, bu durumun kalıcı ve yeni İSG zorluklarını ele almak için İSG politikasının ve düzenleyici çerçevelerin geliştirilmesi ve revizyonundan, işyeri düzeyinde fiili uygulamaya geçilmesine kadar her aşamada önemli olduğunu ifade etti. ILO ayrıca sosyal diyalogun sadece İSG politika ve stratejilerinin iyileştirilmesine katkıda bulunmakla kalmayacağına, aynı zamanda sahiplenme ve bağlılık oluşturma konusunda kilit unsur olduğuna vurgu yapmıştır. 28 Nisan 2022'de kutlanılacak Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü için ILO “Güvenlik ve sağlık kültürüne yönelik sosyal diyaloğu geliştirilmesinde; COVID-19 krizinden ne öğrendik?” raporunu yayınlamıştır.
İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası
Ülkemizde İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası her yıl 04 -10 Mayıs tarihlerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı öncülüğünde kutlanmaktadır. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası kapsamında farklı hedef kitlelerine düzenlenen içeriklerle hem İş Sağlığı ve Güvenliği kültürünün gelişmesine katkı sağlamak hem de İş Sağlığı ve Güvenliği alanındaki gelişmelerin ve uygulamaların tartışılması amaçlanmaktadır.