
Dünya Görme Günü: Önlenebilir Körlüklerle Mücadelede Farkındalık
Her yıl Ekim ayının ikinci perşembesi, bu yıl da 9 Ekim, Dünya Görme Günü olarak kutlanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Körlüğü Önleme Ajansı tarafından desteklenen bu özel gün, görme sağlığının önemine dikkat çekmeyi ve toplumda farkındalık oluşturmayı amaçlamaktadır. Dünya genelinde yaklaşık 2,2 milyar insan görme bozukluğu ile yaşamaktadır. Bu kişilerin en az yarısında görme kaybı, erken tanı ve uygun tedavi yöntemleri ile önlenebilir veya kontrol altına alınabilir niteliktedir. Dolayısıyla görme sağlığına yönelik toplumsal bilinç oluşturmak, sadece bireysel değil, aynı zamanda halk sağlığı açısından da kritik bir gerekliliktir.
Görme kaybı ve körlüğün en sık nedenleri arasında katarakt, glokom, diyabetik retinopati ve yaşa bağlı makula dejenerasyonu (sarı nokta hastalığı) yer almaktadır. Bu hastalıkların büyük bölümü, düzenli göz muayeneleri ile erken evrede saptanabilmekte ve tedavi edilebilmektedir. Özellikle glokom gibi sinsi seyreden hastalıklarda erken tanı, kalıcı görme kayıplarının önlenmesi açısından hayati önem taşır.
Katarakt, halk arasında sık görülen ve genellikle yaşlanma ile birlikte ortaya çıkan bir durumdur. Katarakt teşhisi konulan birçok hasta, hemen ameliyat olmaları gerektiğini düşünerek kaygıya kapılmaktadır. Oysa katarakt cerrahisi, görme kalitesini günlük yaşamı etkileyecek düzeyde bozulduğunda uygulanır; erken evrede teşhis edilmesi, düzenli takip edilmesi ve hastanın yaşamını olumsuz etkilemediği sürece cerrahiye gerek duyulmayabileceği unutulmamalıdır.
Sarı nokta hastalığı ise özellikle ileri yaş grubunda merkezi görme kaybının en önemli nedenlerinden biridir. Okuma, yüz tanıma gibi günlük yaşamı doğrudan etkileyen işlevleri bozabilir. Hastalığın "kuru" ve "yaş" tipleri bulunmakta olup, özellikle yaş tip hızlı ilerleyerek ciddi görme kaybına yol açabilmektedir. Düzenli kontrollerle erken evrede tanı konulması ve gerekli tedavilerin başlanması, görme fonksiyonlarının korunmasında büyük önem taşır.
Çocukluk çağında ise az görmenin en önemli nedeni miyopidir. Son yıllarda tüm dünyada, özellikle de okul çağındaki çocuklarda miyopi sıklığında belirgin bir artış gözlenmektedir. Erken yaşta başlayan miyopi, ilerleyen dönemlerde yüksek miyopi gelişimi ve buna bağlı retina yırtıkları ve dejeneratif retina değişiklikleri gibi ciddi göz hastalıkları için risk oluşturmaktadır. Uzun süreli ekran maruziyeti, yoğun yakın çalışma ve yetersiz dış ortamda zaman geçirilmesi miyopiyi artırıcı çevresel faktörlerdir. Bu nedenle çocukların düzenli göz muayenesinden geçirilmesi, ekran kullanımının sınırlandırılması ve açık havada daha fazla vakit geçirmelerinin teşvik edilmesi, halk sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır.
Göz sağlığının korunmasında en temel adım, düzenli göz muayeneleridir. Çocukluk döneminden itibaren her yaş grubunda yapılması gereken bu kontroller, özellikle okul çağı
çocuklarında miyopi gibi kırma kusurlarının erken teşhis edilmesine ve ilerlemesinin önlenmesine yardımcı olur. Diyabet ve hipertansiyon gibi sistemik hastalıkları bulunan bireylerin ise daha sık aralıklarla göz muayenesinden geçmeleri önerilmektedir.
Günümüzde dijital ekranların yoğun kullanımı, göz sağlığı üzerinde önemli bir risk oluşturmaktadır. Uzun süreli ekran maruziyetinde gözlerde yorgunluk, bulanık görme ve odaklanma güçlüğü gelişebilmektedir. Bu etkileri azaltmak için 20-20-20 kuralı uygulanmalıdır. Bu kurala göre, her 20 dakikalık ekran kullanımının ardından, en az 20 saniye boyunca yaklaşık 6 metre uzaklıktaki bir noktaya bakmak, göz kaslarının dinlenmesine ve göz yorgunluğunun azaltılmasına yardımcı olur.
Beslenme de göz sağlığının korunmasında önemli bir rol oynamaktadır. Omega-3 yağ asitleri ile lutein ve zeaksantin gibi antioksidanlardan zengin besinlerin düzenli tüketilmesi, retina ve makula sağlığını desteklemektedir. C ve E vitaminlerinin özellikle yaşa bağlı makula dejenerasyonu ve katarakt riskini azaltabileceğine dair araştırmalar mevcuttur. Bununla birlikte, çocukluk çağındaki görme kusurları üzerinde bu vitaminlerin doğrudan etkisini gösteren kanıtlar sınırlıdır.
Zararlı alışkanlıklardan kaçınmak da göz sağlığı için kritik öneme sahiptir. Özellikle sigara kullanımı, katarakt gelişimini hızlandırmakta ve makula dejenerasyonu riskini artırmaktadır. Bunun yanı sıra, ultraviyole ışınlarının zararlı etkilerinden korunmak için UV filtreli güneş gözlüklerinin kullanımı, uzun vadede göz dokularını koruyucu bir etki sağlamaktadır.
Görme kaybı, bireylerin yaşam kalitesini düşürmenin ötesinde; eğitim, iş gücü, sosyal hayat ve bağımsız yaşam üzerinde de ciddi etkiler yaratmaktadır. Bu nedenle göz sağlığının korunması, sadece bireysel bir sorumluluk değil, aynı zamanda toplumsal bir yükümlülüktür.
Dünya Görme Günü, göz sağlığının korunması ve önlenebilir körlüklerin engellenmesi konusunda toplumsal farkındalığı artırmak için önemli bir fırsattır. Düzenli kontrollerin teşvik edilmesi, koruyucu önlemlerin uygulanması ve erken tanı ile birçok görme kaybının önüne geçmek mümkündür.